GÜZELLİK

Yazın yıpranan saçları canlandırcak 6 maske

Yaz ayları boyunca deniz, kum, güneş derken yıpranan saçlarınızı canlandırmanın vakti geldi.

İşte evde kolayca yabileceğiniz 6 doğal maske tarifi...

1- Derinlemesine temizlik ve parlak görünüm için 

Saçlarınızı şampuanladıktan sonra bir fincan limon suyu ya da sirkeyi saçlarınıza döküp, masaj yaparak iyice yedirin. Ardından saçlarınızı durulayın. Saç kremi sürün ve yıkayın. Bu, saçlarınızdaki tüm kiri alır ve saçlarınıza nefis bir parlaklık verir. Bu yöntemi 2 haftadan önce tekrarlamayın.

2- Kakao yağı tedavisi 

Koyu renk saçlı kişilerin uygulayabileceği bir başka bakım yöntemi ise aşağıda anlatılan bu karışımdır. İçinde su kaynayan genişçe bir tencerenin içine daha küçük bir kabı oturtun. Yarım çay fincanı ayçiçeği yağını, 1 çorba kaşığı kakao yağını, 1 çorba kaşığı susuz lanolini bu ikinci kabın içinde eritin. Bütün bu yağlar eriyince, kabı kaynar suyun içinden alın ve karışımı iyice çırpın. Bu karışımdan 1 çorba kaşığı kadarını alarak buna 1 çorba kaşığı su katın, iyice karıştırın. Bu sıvıyı ovarak başınıza sürün ve bu durumda 15 dakika ile yarım saat arasında bekleyin. Ardından saçınızı yıkayıp durulayın. Bu tedavi koyu renk saçlara yeni bir canlılık ve parlaklık verir.

3- Besleyici maske 

1 yumurta sarısı, 1 çay bardağı demlenmiş çay, 1 çorba kaşığı badem yağı ve 2 damla limon suyunu bir kapta karıştırın. Saç diplerinize sürüp masaj yaparak iyice yedirin. 10-15 dakika bekleyip şampuanla yıkayın. 

4- Protein tedavisi 

Yumurta ile yapılacak protein tedavisi hemen hemen her tür saç için uygundur. İki yumurtayı çırpın ve içine yavaş yavaş bir çorba kaşığı zeytinyağı, bir çorba kaşığı gliserin, bir çorba kaşığı sirke (mümkünse elma sirkesi) ilave edin. Saçınızı bir kez şampuanladıktan sonra saçlarınıza bu karışımı sürüp 15-20 dakika bekleyin. Saçlarınızı iyice duruladıktan sonra saçlarınızın çok kısa sürede canlandığını fark edeceksiniz. 

5- Besleyici maske

 1 yumurta sarısı, 1 çay bardağı demlenmiş ay, 1 çorba kaşığı badem yağı ve 2 damla limon suyunu bir kapta karıştırın. Saç diplerinize sürüp masaj yaparak iyice yedirin. 10-15 dakika bekleyip şampuanla yıkayın.

6- Sıcak yağ tedavisi 

Kurumuş ve yıpranmış saçları en iyi canlandırma yöntemi zeytinyağı tedavisidir. Saçlarınıza parlaklık vermek ve beslemek için 2 çorba kaşığı zeytinyağını ısıtın. Bunu yavaş yavaş tüm saç derinize yedirin. Sıcak suda ıslattığınız bir havluyu sıktıktan sonra bir türban gibi başınıza sarın. Havlu soğurken bu işlemi iki veya üç defa tekrarlayarak, başın yağı iyice emmesini sağlayın. Sonra saçlarınızı yıkayarak, iyice durulayın. Bu bakım türü, özellikle çabuk kırılan saçlar için çok yararlıdır. 

Kaş alınırken nelere dikkat edilir

İşte kaş alırken yapılması gerekenler, yapılmaması gerekenler...

Kaş alırken dikkat etmeniz gereken tüm hususlar...
- Kaşınızı gün ışığında alın.
- Cam kenarına dayadığınız küçük bir el aynası kullanabilirsiniz
- Kaşlarınızı jöle ile düzelttikten sonra alabilirsiniz.
- Hassas bir cımbız kullanmalısınızİlk önce dağınık kaşları almalısınız.Önce kaşınızın olması gerektiği şekli belirleyin.
- Kaş şekillerindeki en önemli nokta doğru konumlandırılmış kavistir.
- İdeal kaş stillerinde kavisin en yüksek kısmı gözbebeğinin hizasında olmalıdır.
- Kaşınızın ortasından başlayın ve kulak yönünde ilerleyebilirsiniz.
- Kaş kemiğinizin hizasından devam etmeye dikkat edin.
- Taradığınızda kaş kemiğinizin üzerine çıkan kaş tellerini kesin.
- Asla bir kerede birden fazla kaş telini almayın. Arada boşluklar oluşmasına neden olabilirsiniz.
- Kaşlarınızın altından fazla almaya çalışın, yoksa kaşlarınız birbirinden uzak durur.
- Kaşlarınızı mutlaka aynanın karşısındayken alın ve sık aralıklarla kontrol edin.

Bronzluğu uzun süre korumanın yolları

Siz de bronzluğunuzu kaybetmekten korkuyorsanız işte bronzluğunuzu uzun süre korumanız için fırsat!

Yaz boyunca güneşin altında saatlerce uzanıp ya da solaryum merkezlerinde vakit harcayıp arzuladığınız bronz tene ulaştınız. Şimdi bu çekici ten renginizi kaybetmek istemiyorsanız korkmayın. Bir kaç basit uygulamayla bu çekici bronzluğunuzu uzun süre korumanız mümkün.

NEMLENDİRMEK

Güneş sonrası cildi nemlendirmek gibisi yok. Özellikle de güneş sonrası duşa girdiğinizde suyun çok sıcak olmamasına dikkat etmelisiniz. Çok sıcak su derinin kurumasına neden oluyor ve deri pul pul soyuluyor. Bu nedenle yaz aylarında ılık suyla duş almak gerekiyor. Bronzluğun uzun süre devam etmesi için nemlendirme de çok önemli. Cildinizin kurumaması için banyodan hemen sonra güneş sonrası bir ürünle vücudunuzu iyice nemlendirmelisiniz. Güneş sonrası losyonlar, vitamin maskeleri ve A,E,C vitamini bulunan, jojobalı ya da havuç yağlı kremler vücudun nem ihtiyacını karşılamak için ideal olan ürünler arasında yer alıyor.

DİKKAT!

Bronz teni temizlerken tonik gibi alkollü ürünler kullanmak yerine temizleme mendili ya da temizleme sütü kullanmalısınız.

BESLENMEK

Tatil sonrası bronzluğu korumanın en önemli yollarından biri de bolca taze sebze, salata ve meyve tüketmekten geçiyor. Özellikle içeriğinde beta karoten bulunan kayısı, havuç ve kırmızı biber bronzluğu korumaya yardımcı oluyor.

SU İÇMEK

Günde en az iki litre su içmek sadece sağlık için değil aynı zamanda cildin bronzluğunu korumada da etkili bir yöntem. Çünkü su içmek kan dolaşımını harekete geçiriyor ve bronzluk daha fazla ortaya çıkıyor.

BRONZLUĞU KORUMAK VE ARTTIRMAK İÇİN MASKE

İki havucu mutfak robotunda lapa haline getirin. Elde ettiğiniz lapayı yüzünüze uygulayın. On dakika sonra yıkayın. Sabah ve akşam olmak üzere günde iki kez yapacağınız uygulama cilt tonunuzda gözle görülür bir koyulaşma sağlayacaktır.

Pirinç yaşlanmayı önlüyor

Pirinç yaşlanma sürecini de yavaşlatıyor.

Pirinç, dünya çapında birçok mutfak kültüründe temel bir gıda olarak göze çarparken, dünya nüfusunun yarısından fazlasını besleyen önemli bir tahıl mahsulü.USA Rice Federation (Amerikan Pirinç Federasyonu) verilerine göre pirincin dünya çapında kırk binden fazla çeşidine rastlanabiliyor. İnsanlar mutfak ihtiyaçlarına, bulunurluğuna, ve de sağlığa olası faydalarına bağlı olarak, özel lezzetler için farklı pirinç çeşitleri arasında seçim yapıyor.Pirinçte karbonhidrat miktarı bol olduğu için, vücuda yakıt sağlıyor ve beynin normal işleyişine yardımcı oluyor.
Karbonhidratlar vücut tarafından metabolize edilmesi ve fonksiyonel, kullanılabilir enerjiye dönüştürülmesini de sağlıyor. Pirinç yemek, çok basit bir sebeple sağlık için son derece yararlı. Zararlı yağ, kolesterol veya sodyum içermediğinden de Dengeli beslenmenin ayrılmaz bir parçasını oluşturuyor. Pirinç dünyanın en çok kullanılan gıdalarından biri, bunun nedeni ise küçük miktarları bile insanları sağlıklı ve canlı tutabiliyor. İçindeki düşük sodyum sebebiyle pirinç yüksek kan basıncı ve hipertansiyon sorunu olanlar için en iyi gıdalardan biri olarak kabul ediliyor.

KANSER, ALZHEİMER VE YAŞLANMAYI ÖNLÜYOR

Esmer pirinç gibi, tam tahıllı pirinç de birçok kanser türlerine karşı koruma sağlayabilen çözünmez lif bakımından zengin. Pek çok bilim adamı ve araştırmacı, bu tür çözünmez liflerin kanserli hücrelerin gelişimi ve metastazına karşı vücudu korumak için hayati olduğuna inanıyor.
Pirinç, özellikle kolorektal ve bağırsak kanserine karşı savunmada faydalı. Bununla birlikte, lifin yanı sıra, pirinç vücudu serbest radikallerden temizleyen doğal antioksidanlar veya tetikleyicileri olarak da hareket eden C vitamini, A vitamini, fenolik ve flavonoid bileşiklere de sahip. Serbest radikaller organ sistemlerine ciddi hasar verebilecek ve sağlıklı hücrelerin kanserliye dönüşmesine sebep olabilecek şekilde hücresel metabolizmanın yan ürünleri. Antioksidan düzeylerinin artırılması daha fazla pirinç tüketmekle sağlanabiliyor. Esmer pirincin, Alzheimer hastalığını dikkat çekici ölçüde önlemeye yardımcı olan nörotransmitterlerin büyüme ve aktivitesini tetikleyen besinlerden yüksek derecede içeriyor Çeşitli yabani pirinç türlerinin beyindeki, bunama ve Alzheimer hastalığına neden olan serbest radikaller ve diğer tehlikeli toksinlerin etkilerini engelleyen nöro-koruyucu enzimleri tetiklediği gözlenmiştir.Pirinç D vitamini, kalsiyum, lif, demir, ve riboflavin gibi vitaminler açısından mükemmel bir kaynaktır. Vitaminler vücudun en temel faaliyetlerinde genel olarak tüketildiği için bu vitaminler vücut metabolizması, sağlıklı bağışıklık sistemi ve organ sistemlerinin genel işleyişi için gerekli yapıyı oluşturur.
Pirinç sindirilmemiş bir biçimde bağırsaklara ulaşan dayanıklı nişastayla doludur. Bu tür nişasta normal bağırsak hareketlerine yardımcı olan faydalı bakterilerin büyümesini tetikler. Ayrıca, bu çözünmez pirinç Arsız Bağırsak Sendromu (IBS), ve ishal gibi koşulların etkilerinin azaltılmasında çok faydalıdır. Pirinç kronik kabızlığı da önleyebiliyor. Pirinçteki çözünmez lif bağırsak düzeneğiyle hızla ve kolayca itilmiş yumuşak bir sünger gibi davranır. Esmer pirinç ve kepekli tahıllar çözünmez lif açısından zengin olarak bilinmektedir. Ancak, kabızlık durumunuzdan kurtulmak için lifli gıdalar yemenin yanında bol su içilmesi tavsiye edilir.
Pirinç, bağışıklık sistemini güçlendirdiği gibi hücrelerin yenilenmesini sağlayarak yaşlanma sürecini yavaşlatıyor. Uzak Doğu ülkelerinde sıkca tüketilen pirinç sayesinde bu bölgede yaşayan insanların daha uzun ve sağlıklı bir yaşam sürdükleri biliniyor. Yapılan araştırmalar da pirincin yaşlanmayı yavaşlattığı yönünde.

Saçlardaki matlaşmanın sebepleri

Matlaşma çoğu zaman kaçınılmaz olsa da, önlenemez değildir ve sebebi pek çok şey olabilir

SAÇLAR NEDEN MATLAŞIR?

Hepimizin saçında doğal tonlar vardır: Kızıl saçlarda kırmızı ve turuncu, açık renk saçlarda sarı tonlar bulunur. Eğer kuaförünüz saçınızı boyarken yeterli oranda peroksid (oksijenli su) kullanmıyorsa, doğal kızıl ve altın tonlarınız korunacaktır. Ünlülerin saç stilisti Christophe; "Peroksid saçı açarken aynı zamanda hassaslaştırır da. Saç ne kadar hassas olursa, matlaşması da o kadar fazla olur," diyor. Matlaşmayı önlemenin en iyi yolu, saç renk ve tonlarından anlayan profesyonel bir uzmana kendinizi teslim etmeniz.

YANLIŞ RENK SEÇİMİ

Kuaförünüz saçınız için doğru rengi seçememişse, saçınız boyadan hemen sonra bile mat görünebilir. Ünlülerin saç stilisti ve Wella profesyonellerinden Amanda George'a göre seçilen saç rengi doğru değilse veya çok fazla gölge yapıldıysa, saçlarımız kendiliğinden mat görünebilirler. Bunu önlemek için kullanılan renk eflatun veya doğal kül tonları içermeli. Bir başka ünlü kuaförü Beth Minardi ise "Çoğu insan saçlarında kül rengi kullandıklarında, kül rengi saçlara sahip olacaklarını düşünüyor," diyor. "Ama kullanılan kül tonu saçın doğal renginden daha açıksa hiçbir sorun çıkmaz. Ben her zaman kahverengi saçın, saçın doğal renginden bir iki kat açık, mavi bazlı bir renge boyanması taraftarıyım. Bu şekilde saç kontrollü bir şekilde renklendirilir ve istenmeyen matlaşma önlenmiş olur.”

ÇOK AÇIK RENK

Eğer saçınızı doğal saç renginizden iki kat veya daha fazla açtırırsanız, matlaşma kaçınılmaz olur. Saçı koyulttukça, rengin matlaşması, sarı veya turuncuya dönmesi azalır.

TONER KULLANIN

Saç rengini dengeleyici ve parlaklık verici tonerler, matlaşmanın baş düşmanlarıdır. Toner kullanımı, istenmeyen tonların ortaya çıkmasını engeller. Genelde kuaför salonlarında uygulanan tonerler –evde kullanıma uygun tonerler de bulabilirsiniz ama profesyonel ürünleri tercih etmenizde fayda var- yeni boyanan saçın rengini bir ton düşürürler. Ama bunun için öncelikle saç renginizin doğru ve kendiliğinden mat veya açılmış bir renk olmaması gerekiyor. Renkli bir toner kullanmak geçici olarak rengi sabitlemeyi başarır ama eninde sonunda, birkaç hafta içinde saçlarınız yine matlaşıp akmaya başlayacaktır. Açık renk tonerler ve saç tonikleri saç rengini tedavi etmeyebilir ama saça daha sağlıklı bir görünüm verirler.

GÖLGELENDİRME

Saç renginiz kötüye gitmeye başladığında, gölgeler ile canlandırın. Saçın ana tonunu koruyarak yapılan gölgelendirmeler, matlaşan kısımların koyulaştırılmasıyla saç akmalarının önüne geçer. Sarı saçların terapisi içinse koyu sarı renkler kullanmak işe yarayabilir.

EFLATUN RENK VEREN ŞAMPUANLAR

İçeriğinde eflatun renk pigmentleri bulunduran şampuan ve kremler, saçtaki turuncu ve sarı tonlarını dengeler. Turuncunun karşıt rengi olan eflatun, var olan matlaşmayla da savaşır.

Papatya ile gelen güzellik

İşte size papatyayla yapabileceğiniz birkaç tarif...

Papatyayla güzellik yolculuğuna çıkmak için ihtiyacımız olan 3 tatlı kaşığı papatya, 1 fincan su, 1 yemek kaşığı bal, ve 1 yemek kaşığı gülsuyu
Suyu kaynatın. Kaynamış suyun içine papatyaları atın. 5-6 dakika sonra süzgeçten geçirin. Soğuduktan sonra bal ve gülsuyunu ilave edin. Elde ettiğiniz karışımı yüzünüze ve boynunuza sürün. Bu maske cildinizin beyazlaması ve lekelerden arınması için oldukça etkilidir.
Akşamları yatmadan önce bir tutam papatyayı çay demler gibi demleyerek sıcak sıcak için. Papatya çayı sizi rahatlattığı gibi hazmı da kolaylaştırır. En önemlisi ise rahat bir uykuya dalmanızı sağlar.
Papatyalarla birlikte kaynattığınız suyu buz kalıbına doldurun. Buzlukta duran bu kalıpları her sabah dairesel hareketlerle yüzünüzde gezdirin. Zamanla cildinizin sıkılaştığını ve parladığını göreceksiniz.
Papatyaları kaynatılmış suyun içine atın ve soğumasını bekleyin. Ayaklarınızı yarım saat kadar bu suda dinlendirin. Bu işlem günün tüm yorgunluğunu atmanıza yardımcı olur.
Kaynamış suyun içine bir tutam papatya atın. Tencereden çıkan buharın dışa sızmasını engelleyecek şekilde başınızı bir havlu ile örterek yüzünüzün buharı emmesini sağlayın. Buharın sıcaklığına dayanabildiğiniz kadar bu işlemi tekrarlayın. Cildinizin gözeneklerinin temizlendiğini ve pırıl pırıl olduğunu işlem biter bitmez fark edeceksiniz.

Allık sürme teknikleri

Allıklar güzel yapılan bir makyajın olmazsa olmazlarından bir tanesi!

Her kadının yanında bulundurarak düzenli olarak tazelemesi gerekenlerden. Daha canlı ve çekici bir yüzün en büyük parçası olan allık doğru sürülemediğinde ise amacının tam tersi olarak sizi olduğunuzdan daha kötü gösterecektir. Allık sürme teknikleri ve şekilleri üzerine biraz bilgi ve biraz da çalışma ile siz de kolayca en güzel makyajı yaparak sevdiklerinizin karşısına istediğiniz gibi çıkabilirsiniz.Farklı renklerde bulunabilen allıklar temel olarak toprak, pembe ve şeftali tonlarında olurlar ve cilt, saç, göz renginize göre bunlar içerisinde seçim yapmanız gerekir. Özellikle esmerler yüzlerini daha belirgin ve anlamlı hale getirecek toprak tonlarını, kumral ve buğday tenliler pembe ve açık tonları, sarışınlar ve beyazlar ise şeftali tonlarındaki allıkları kullanırlarsa kendilerini en iyi şekilde gösterebileceklerdir.
Tabii ki allıklar sadece yüzünüzü renklendirmekle kalmazlar ve öne çıkarmak istediğiniz bölgelerinizin çok daha kolay bir şekilde dikkat çekmesine de yardımcı olurlar. Özellikle doğru gölgelendirme ile gerçekleştirdiğiniz bu işlem sayesinde yüzünüzün güzel bulduğunuz bölümlerini öne çıkarabilirsiniz. Yuvarlak yüz sahipleri kaş üstleri ve şakaklara yoğunlaşırken yüzü uzun olanların saç dipleri ile çene-elmacık kemiklerine dikkat etmelidirler.
Elbette allık çeşitleri de nasıl allık süreceğinize dair değişiklikler göstermektedir. Toz allıklar cildine mat ve soluk bir görünüm yapmak isteyenlerin en iyi tercihlerindendir ancak pratikliği pek iyi olmadığından dolayı sadece gün boyu makyaj tazelemeyecek olanlar için uygun sayılır. Kalem allıklar ise hem ufak boyutları hem de fırçasız şekilde uygulanabildiğinden dolayı hem kolay taşınabilir durumdadır hem de toz allıklara göre daha parlak bir görüntü sunarlar.
Bunların dışında likit allık ve stick allıklar da son dönemlerin sık tercih edilen allık çeşitleri arasında yer alıyorlar. Likit allıklar cildinizin çok daha canlı ve pembe görünmesini sağlamaktadırlar. Ancak bütün kozmetiklerde bulmakta zorlanacağınız bu tip allıkları pamuk ile dağıtmak ve kullanmak gerekiyor.
Cilde en fazla parlaklık ve canlılık kazandıran, aynı zamanda ekstra malzemelere gerek duymayan allık ise stick allık olarak bahsedilen allık çeşididir ve elinizi kullanarak düzgün bir şekilde yüzünüzü güzelleştirmenize olanak sağlamaktadır.

Estetikte doğru bilinen yanlışlar

Estetik operasyonda bazı bildiğimiz şeylerin doğru değil aksine yanlış olduğunu biliyor muydunuz?

İmep Estetik'ten Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Y. İlker Manavbaşı, göz kapağı ameliyatı, burun estetiği, meme büyütme, liposuctionla yağ aldırma ve botoksla gençleşme gibi estetik operasyonlar konusunda doğru bilinen yanlışları açıklıyor.

Estetik operasyonlarda doğru bilinen yanlışlar neler?

Yanlış 1: Gözkapağı ameliyatları hastanın görme yetisinde sorun yaratabilir.
Doğru: Yaşlanmanın etkisiyle göz kapağı düşebileceği gibi bazı kişilerde göz kapağı kalıtımsal olarak da düşük olabilir. Bu durum kimi zaman kişinin görmesine zarar verebilecek boyutlara varabilir. Her yaş grubundan hastaya bu şikayetlerle operasyon yapılıyor. Gözkapağı ameliyatları, göze zarar vermenin aksine birçok hastada görülen ileri yaşa bağlı göz kapağı kaynaklı görme zorluğunun önlenmesi açısından çok faydalıdır.
Yanlış 2: Estetik burun ameliyatından sonra burunda ağrı ve acı oluşur. Ameliyat sonrası gözlük takılmaz.
Doğru: Estetik burun ameliyatından sonra hasta burnunda ağrı hissetmez. Burun ağrısı ya da acısı olmaz. Kemiklere müdahale yapılması ağrı sebebi sanılarak, kemik kırılmadan ameliyat yapılması istenmektedir. Burun kemikleri kırılmaz, özel aletler ile kesilir ve bu işlem ağrı oluşturmaz. Estetik burun ameliyatından 1 hafta sonra yani alçı çıktıktan sonra gözlük takmaya başlanmasında hiçbir sakınca yoktur.
Yanlış 3: Estetik burun ameliyatından sonra burun düşebilir.
Doğru: Son yıllarda burnu oluşturan her yapıyı ayrı ayrı ele alan çeşitli ameliyat teknikleri gelişti. Bunlar uygulandığında hiçbir hastada burun düşmesi problemi oluşmaz. Ancak burun ucu hareketli bir yapı olduğu için burun ameliyatı sırasında doğru teknikler uygulanmazsa, zamanla yerçekiminin etkisiyle aşağı doğru düşebilir. Estetik olarak hoş bir görüntü oluşturmayıp, nefes alma problemlerine yol açabilir.
Yanlış 4: Estetik burun ameliyatından sonra tamponlar acı vermez ama nefes alma sorunu yaşanabilir.
Doğru: Tampon, burun drenajina izin vermeyip çıkarılırken hastaya acı verir. Bu nedenle son yıllarda Silikon splint tercih edilmektedir. Silikon splint, tampona nazaran nefes almaya izin verir ve çıkarılırken de hastaya acı vermez. Silikon splintler, rahatça burun kanamasına yol açmadan çıkartılırlar. Ameliyattan sonra ilk hafta silikonlar nefes almaya kısmen de olsa izin verirler, silikonlar alındıktan sonra ise hiç bir sorun kalmaz, normal nefes almaya devam edersiniz. Ayrıca, ameliyata bağlı nefes alma sorunu bir yana, hastalar ameliyatlardan sonra burundan daha iyi nefes almaktadır.
Yanlış 5: Rahat bir nefes için burun içi, estetik görünüm için burnun dışı ameliyatı yapılır. Genç yaşta burun ameliyatı yaptırılmaz.
Doğru: Uzun yıllardan bu yana devam eden uygulamalar sonrası yerleşen yanlış kanılardan biri de nefes almak için burnun içi, estetik olarak güzelleşmek amaçlandığında ise burnun dışının ameliyat edildiği kanısıdır. Artık günümüz modern burun ameliyatları çağında, bu yaklaşım terk edilmiştir. Hem burun içi hem de dış çeperi nefes almada aynı oranda etkilidir. Estetik amaçlı burun ameliyatları, kızlarda 17, erkeklerde 18 yaşından itibaren yapılmaktadır. Eğer temel şikayet burundan nefes almakta güçlük ve ciddi burun eğriliği ise, çok daha erken yaşlarda dahi bu ameliyatlar yaptırılabilir.
Yanlış 6: Erkeklerde estetik burun ameliyatı doğal durmaz.
Doğru: Erkeklerin estetik burun ameliyatlarına yaklaşımı her zaman kadınlardan farklı olmuştur. Ameliyat olduğu kısmen belli de olsa bir bayan bunu sorun etmez iken, bir erkek için bu durum ciddi bir stres kaynağı olabilir. Erkek ideal burun yapısı kadın ideal burun yapısından farklıdır. Bu kurallara uyan burun şekli bilgisayarda hasta ile beraber tespit edildikten sonra, bire bir ameliyat sırasında uygulanmaktadır. İkinci aşamada ise, sonuç konusunda ikna olan hastalar ameliyat ve sonrası ağrı ile ilgili yersiz korkularını yenerler. Günümüzde genel anestezi son derece güvenli bir yöntemdir. Hasta da ek bir sağlık problemi yok ise rutin testler uygulanarak ameliyata hazırlanır. Ağrı konusu ise yanlış bilinen bir diğer mevzudur. Burun ameliyatı sonrasında hastalar ağrı hissetmezler.
Yanlış 7: Estetik operasyonlar için yaz ayları uygun değildir.
Doğru: Yazın sadece yüz derisinin soyulduğu ameliyatlar yapılmaz, bunun dışında her türlü estetik ameliyatlar yapılabilir. Diğer mevsimlerden farklı olarak hasta ameliyat sahasını, yani dikiş atılan bölgeyi güneşten korumalıdır. Bunun için yüksek koruma faktörlü güneş kremleri, şapka ve şemsiye kullanılabilir.
Yanlış 8: Burun ameliyatı sonrası denize girmek risklidir.
Doğru: Burun estetik operasyonlarında bir diğer kaygı da iyileşme sürecidir. Geliştirilen yeni ameliyat teknikleri ile kişi hiçbir morarma yaşamadan kısa sürede istediği burna sahip olduğu gibi olası morlukların iyileşme süresi de çoğunlukla 1 haftayı geçmez. İyileşme sürecinde deniz suyu spreyleri ilaç olarak, burnun daha kolay iyileşmesi için kullanılır. Bu sebeple özellikle estetik burun ameliyatından 10 gün sonra hastalara denize girmeleri önerilir. Deniz suyu ödem çözücü etkisi sayesinde sprey kullanmadan, doğal yollarla iyileşmeye katkı sağlar, iyileşme süresi kısalır.
Yanlış 9: Meme protezi ya da meme küçültme operasyonu sonrası kanser riski görülebilir.
Doğru: Bugüne kadar meme büyütme amacıyla kullanılan meme protezlerinin, meme kanseri dahil hiçbir hastalık riskini artırdığına dair herhangi bir bilimsel veri bulunmamaktadır. 21.yüzyıl tıbbının vardığı kanı şudur ki silikon ve titanyum vücut dokularına en iyi uyum sağlayan materyallerdir. Titanyum sert dokuları desteklemek amaçlı kullanırken, yumuşak dokuları büyütmek için silikon kullanılmaktadır. Meme büyütme amaçlı yerleştirilen silikonlar 50 yıldır kullanılmaktadır ve henüz sağlığa zararlı bir etkisi saptanmamıştır. Herhangi bir kanser tipiyle bağlantısı olduğu yönünde bir bulgu da bulunmamaktadır.
Bu noktada meme protezlerinin kullanımı ile ilgili tek konu protezli memelerin mamografi ile değerlendirilmelerinin oluşturabileceği güçlüktür. Son yıllarda protezlerin daha çok kas altına yerleştirilmesi diğer bir ifadeyle protezle meme dokusunun fiziksel temasının azaltılması mamografi değerlendirmesindeki bu güçlüğü azaltmıştır. Aynı zamanda kişinin dikkatini memeye yönelteceği ve rutin meme muayenelerini aksatmadan yapacağı için olası meme kanseri gelişmesi durumunda daha erken tanı konulmasını sağlar. Ortalama her 10 kadından 1 tanesinin meme kanserine yakalandığı düşünülürse erken tanı en önemli konuyu oluşturmaktadır. Bu da kansere tedavi edilebilir devrede tanı konmasını sağlar. Meme küçültme ameliyatı sayesinde, direk meme dokusu azaltıldığından, kanser geliştirebilecek hücre azaltılmış olmaktadır. Tüm bunlar sayesinde diyebiliriz ki, meme ameliyatlarının meme kanserini önlemede ve erken teşhis konusunda olumlu etkileri vardır.
Yanlış 10: Protez ve meme küçülte operasyonu sonrası kadınlar bebeklerini emziremez.
Doğru: Protezin meme dokusuyla herhangi bir teması yoktur. Protez memenin arkasına ya da meme kasının arkasına yerleştirilir. Böylece emzirme konusunda hastalar hiç bir sorun yaşamaz. Meme küçültülmesi sonrası kalan meme dokusunun meme başıyla olan bağlantısı ameliyat sırasında kesilmediği için memenin süt verme fonksiyonu etkilenmez.
Yanlış 11: Meme büyütme ameliyatında kullanılan protezin belli bir zaman sonra değişmesi gerekir.
Doğru: Protezlerin belli bir zaman sonra değişmesi gerekmez. Çok nadir olarak ilk bir sene içinde silikonun etrafındaki zar kalınlaşıp, kapsül dediğimiz sert yapıyı oluşturabilir. Böyle bir durumda hastaya ağrı hissi verme ihtimaline karşı silikon çıkarılır. Hemen yenisiyle değiştirilebilineceği gibi vücut dinlendirilip, bir süre sonra yeni bir protez de konabilir.
Yanlış 12: Meme protezi ameliyatından sonra göğüsler sarkmaz.
Doğru: Fazla kilo alınırsa veya vücuda oranla çok büyük protez kullanılmışsa göğüste sarkma olabilir.
Yanış 13: Şeker hastaları Liposuction yaptıramaz.
Doğru: Halk arasında bilinenin aksine şeker hastaları Liposuction yaptıramaz grubunda değildir. Hatta bu ameliyatlardan en çok faydalanacak gruptadır. Özellikle şeker hastalarında tablo iyiye giderken, Liposuction kiloya bağlı tansiyon hastalarına da faydalı oluyor. Tip 2 diyabet hastalarında vücuttaki yağ oranını azaltmak, hastaya sistemik hastalıklar geliştirmemesi için yardımcı olarak olumlu etkiler yapar. Amerika'da Liposuction şeker hastalığı için uygulanan tedavilerden bir tanesidir. Liposuction'ın psikolojik faydalarına gelince, pek çok hastada mevcut olan minör depresyonun düzelir. Hasta hayatla ve kendiyle daha barışık, daha mutlu ve verimli bireyler haline dönüşür. Liposuction bu yönleriyle sadece estetik için değil, sağlık için de faydalı olabilen bir yöntemdir.
Yanlış 14: Liposuction ile zayıflamak sağlıklı değildir.
Doğru: Genetik özellikler nedeniyle vücudun belirli bölgelerinde biriken ve asimetriye neden olan fazla yağlardan Liposuction ile kurtulmak mümkündür. Bel bölgesine ya da kalçaya oturmuş, verilmesi zor yağlardan kurtulmak için liposuction yaptırmak hastanın sağlığına olumlu katkı yapacağı için faydalı bir uygulamadır.
Yanlış 15: Uzun süreli botoks uygulaması zararlıdır. Botoks uygulanan bölge eskisinden daha kötü görünür.
Doğru: Estetik operasyon yaptıran hastalar, ameliyat, botoks ya da yağ dolgusu gibi uygulamaların öncesindeki görüntülerini unutma eğilimindedir. O nedenle botoks etkisi son bulduğunda kişi işlem öncesi halini unuttuğu için botoksun o bölgeyi daha kötü yaptığını düşünür. Bu hastalarda sıkça rastlanan bir durumdur. Bu sebeple uygulanacak bütün işlemler öncesi ve sonrası fotoğraflar çekilip, her hasta için arşiv çalışması yapılır.
Yanlış 16: Yağ dolgusu operasyonlarında hastalık kapma riski vardır.
Doğru: Yağ transferi; kişinin vücudunun herhangi bir yerinden alınan yağın, vücudunun başka bir yerine enjekte edilmesi işlemidir. Her hastaya kendi yağı enjekte edildiğinden hastalık kapma riski de yoktur.
Yanlış 17: Sezaryen doğum ile karın germe operasyonu birlikte yapılabilir.
Doğru: Bu iki operasyonun aynı anda yapılması uygun değildir. Karın bölgesinin kendini toparlaması ve son halini alması için bir süre beklemek gerekir. Bu nedenle sezaryen doğum ile aynı anda karın germe işlemi asla önerilmez, en az 6 ay beklemekte fayda vardır.
Yanlış 18: Kepçe kulak operasyonları sadece yetişkinlere yapılır.
Doğru: Kepçe kulaklar birçok çocukta psikolojik ve ruhsal sorunlara neden olur. Bununla beraber sosyal hayattaki yansımaları çocukları olumsuz etkiler. Kepçe kulak ameliyatları 5-6 yaşından itibaren yapılabilir.

Saçı hızlı uzatmanın 5 yolu

Saçlar kolay kolay uzamaz. İşte size saçı hızlı uzatmanın 5 yolu.

Saçınıza cildinize baktığınız gibi bakın

İnsanların ciltlerine nasıl fazla özen gösterdiklerini fark ettiniz mi? İşte saçlarına da aynısını yapmalılar. Ona hak ettiği muameleyi yapın. Her şampuandan sonra onu kondisyonlamalı ve banyo yaparken kafa derinize masaj yapmalısınız. Saçınızı güneşin zararlı ışınlarından korumak da saçınızı nasıl daha hızlı uzatacağınıza dair pratik bir tekniktir.

Ona ihtiyaç duyduğu besleyici maddeleri sağlayın

Protein ve E vitamini, meyve, sebze ve et yemek saçınızı hızlı uzatmanın etkili yollarından birisidir. Meyve, sebze ve balıkta bulunan besleyici maddeler saçınızın daha hızlı uzamak için ihtiyaç duyduğu şeylerdir.

Suya yüklenin

Günde en az 10 bardak su içmek saçınızın susuz kalmamasına yardım edebilir. Bu, saçınızın doğal nemini ve parlaklığını korumanın kesinlikle iyi bir yoludur. Diğer yandan saçınızı ve kafa derinizi kurutan kafeinli ve alkollü içeceklerden sakının.

Saçınızı uçlarından aldırın

Şaşırdınız mı? Başkalarının inandığının tersine saçınızı en az altı haftada bir uçlarından aldırmak onu kısaltmayacaktır. Saçınızı daha hızlı uzatmanın bu özel yolu sık sık insanların aklında şüphe uyandırır ama gerçekten saçınız için en iyisidir. Kuaförünüzden kırık ve kırılgan uçları engellemek veya bunlardan kurtulmak için uçlarından biraz kırpmasını isteyin.

Doğru saç ürünleri kullanın

Saçınızın daha hızlı uzamasını istiyorsanız aklınızda tutmanız gereken diğer bir şey de bukleleriniz için doğru ürünleri kullanmaktır. Şampuanınızın, kondisyonlayıcınızın ve sık kullandığınız diğer saç ürünlerinin içeriklerine bakın. Saçınız ve kafa deriniz için çok zararlı kimyasallar içermediklerinden emin olun.

Ünlü yıldızların makyaj tüyoları

İşte göz makyajına, dudak belirginliğine ve elmacık kemiklerine dair özel detaylar

Buğulu gözler değil!

Evet, güçlü ve buğulu gözler son derece çekici. Fakat buğulu göz makyajı herkese yakışmaz. Saçınızın ve gözünüzün rengi çok önemli. Bazen bu makyaj size ağır kaçabilir.

Kırmızı dudaklar, kırmızı yanaklar

Kıpkırmızı dudaklar hiç de yeni değil. Fakat Emma Watson'un çok özel detayını denemediğinize eminiz.
Genel olarak makyajda bir nokta vurgulandığında, gözler ve yanaklar daha natürel bırakılmaya özen gösterilir. Fakat burada kırmızı yanaklar da görüyoruz. Üstelik oldukça hoş. Elmacık kemiklerinize utandığınızda yanaklarınızı kaplayan rengi vermeniz önerimiz.

Gölgeli kedi gözler

Mila Kunis'i biz çok beğeniyoruz. Geçtiğimiz günlerde makyajsız hali çok konuşulan Kunis'e göre göz makyajına odaklanmalı.
Siyah göz kalemi, maskara ve far ihtiyacınız olan malzemeler. Farı kaşınızın altına kadar nötr renkleri kullanarak gölgelendirmeniz önemli. Daha sonra göz kapağınıza çekeceğiniz eyelinerınızı şakaklara doğru, çok da uzun olmayacak, bir kuyrukla sonlandıracaksınız.

Parlayan bir cilt

Scarlett Johansson zaten çok güzel. Pürüzsüz tenini taçlandıracak ve mavi gözlerini ortaya çıkaracak duru bir baz gerek. Bunun içinse ışıltılı bir far, maskara ve şeftali tonlarında bir ruj yeterli. Daha ne olsun?

Metalik buğulu gözler

Dramatik dokunuşların pek taraftarı değiliz. Fakat buğulu gözlerin yeri apayrı. Jessica Alba metalik bir buğulu göz makyajı tercih etmiş. Işıltılı bir gece için önerimiz.
Bu asi makyaj renkli gözlerle buluştuğunda çekici bakışlar ortaya çıkıyor. Ayrıca bu göz makyajının gözleri büyük gösterme gibi bir özelliği de var.

Vişne dudaklar

Sadece makyajınızı öne çıkarmak istiyor ve dudaklarınızın güzelliğine bir de çekiciliğine güveniyorsanız, makyajınızda dudaklarınızı belirginleştirmeniz önerimiz.
Koyu kırmızı, vişne ve hatta belki mora kaçan tonlar sizi gecenin kraliçesi yapar.

Bronz ten

Minka Kelly'nin ten rengi onu çekici kılan noktalardan. Bronzlaştırıcı pudra ve allıkları kullanmanızı tavsiye ediyoruz. Çünkü bazen bir maskara ve parlatıcı bile bronz çekicilikte yeterli.

İki ayrı ton

Göz kalemlerini renklendirmenin vakti geldi. Ruj renginize ve kıyafetinize uygun bir göz kalemi neden kullanmayasınız ki? Metalik ve Olivia Munn'ın makyajına dikkat çekmek istedik. Şimdi uygulamaya geçebiliriz

Sağlıklı saçın 5 sırrı

İşte uzmanından size sağlıklı saçın ‘5’ sırrı.

Normal tarama ve yıkama işlemlerinde saçta yıpranma en alt seviyededir. Ancak bazı işlemler saçın sağlam olan dış kılıfı zaman içinde yıpratır ve kırılgan olan içyapıdaki zincirler rahatlıkla kopar. Bu durumda saçta kopmaya ve kırılmaya bağlı kayıplar yaşanır. Saç temel yapısında protein ve su içermektedir. Bu baş elementleri eksilten işlemler saçta yıpranma yaratır.

Saçı fiziksel olarak zorlayan işlemleri şu şekilde sıralayabiliriz:

1. Saçı kuru iken fırçalama: Saç şekil değiştirmeyi içindeki hidrogen (su) bağlarının yer değiştirmesi suretiyle yapar. Saç esnekliği saç nemliyken artar. Saç kuruyken kendi boyunun 20%si oranında esner ve kırılır bu nedenle saç kuruyken taranmamalıdır. Saç nemliyken 50% oranına kadar esneyebilir. Saça nemliyken şekil verilmelidir. Saçın en büyük nem kaynağı sudur, bu nedenle saçımız yıkandıkça ihtiyacı olan nemi kazanır. Kazandığı nemi uzun süre koruyabilmesi için saç kremi ve bakım kremlerinin kullanımı faydalıdır.
2. Fön, düzleştirici, maşa saça yapılan sıcak işlemlerdir. Saçın sıcağa karşı direnci zaman içinde azalır. Bu nedenle bu işlemlerin sık uygulanması (hafta 2-3 kere) durumunda saçta kopma ve kırılmalar artar. Sıcak uygulamalar sonucu saç var olan nemini ve esnekliğini kaybeder. Bu durumunun sonucu olarak saç artık şekillendirme yapmadan doğal haliyle şekil verilemez hale gelir.
3. Perma, Defrize, Brezilya Fönü: Saç yapısını yüzeyden değil, içeride bulunan sülfür bağlarını kopartıp yeniden istenen şekilde ( düz/ kıvırcık) bağlama yöntemi ile saç şeklini uzun süreli değiştiren uygulamalardır. Bu uygulamalarda saça direncini veren temel zincirsi yapı hasar görebilmektedir. Bu nedenle bu işlemleri profesyonel kişilerin yapması ve saça yılda 1 defadan fazla uygulanmaması gerekmektedir. Bu zincirsi yapı fazla zorlandığında hasar görmekte ve bu hasar bakım yöntemleri ile onarılamamaktadır. Tek çözüm saçın işlemli yerden itibaren kesilmesidir. Aksi takdirde saç sürekli koparak saçın uzamasını engelleyecektir.
4. Krepe: Saçın uzama yönün aksine doğru taranarak saçın kabartılması yöntemidir. Bu yöntemde saçın dış yapısını oluşturan pul tabakanın dizilişinin tersi yönünde bir tarama gerçekleşir. Saç zaman içinden bu yöntemden zarar görür.
5. Keskin renk değişimleri: Sık aralıklarla saç boyası uygulaması ve saç rengini keskin şekilde değiştirmek (Siyah renkten sarıya dönmek, sarı saçı kızıl yapmak sonra siyah yapmak vb) güçlü ve saçı yıpratıcı kimyasal kullanımı gerektirdiği için saça zarar vermektedir. İdeal olan saçın kendi tonuna yakın renkler kullanmak ve ya keskin renk değişimlerini uzun aralıklarla yapmaktır. Saçında boya sebebiyle kurumadan şikâyet eden kişilerin ağırlıklı olarak dip boya kullanmaları, saçın tamamını 4-6 ayda bir boyamaları önerilmektedir. Boyalı saçlarda saç büyük oranda nemini kaybetmektedir. Bu nedenle bakım maskelerinin haftada 1-2 kullanımı faydalıdır.
6. Kaynak saç kullanımı: Saçın daha yoğun görünmesini sağlamak amacı ile saça ekleme yapılması yöntemidir. Saçı çekerek bir kuvvet uyguladığı için saçta kırılma yaratma riski vardır. Özellikle zayıf saç yapısı olan kişilerde uzun süreli kullanımlarda saçta kalıcı kayıp yaratma riski vardır.
7. Saçı sürekli çekerek çok sıkı toplamak: Bu işlemde saçı sürekli çekerek toplamak saçta ilk aşamada kırılma yaratacaktır. Daha ağırlıklı zencilerde görülen kopmaya bağlı saç kaybı bu sebeple oluşmaktadır. Bizde ise daha ağırlıklı kapalı bayanlarda bu tür saç kaybına rastlanmaktadır. Saç normal koşullarda kopmaya ve aşınmaya dayanıklı bir lif yapısıdır. Ancak yapısal eksiklikler sonucu veya fiziksel zorlamalar sonucu saçımız incelebilir, kolaylıkla yıpranıp kopabilir ve kayıp yaşayabilir.
Saç ve Beslenme İlişkisi
Saçta yapısal eksiklikler ağırlıklı olarak besin eksikliği sebebiyle oluşur. Saçın yeterli oranda protein almaması sonucu saçta zayıflama incelme ve kolay kırılma yaşanır. Saç en ufak zorlamada kopar ve kırılır.
• Proteinden eksik beslenme, vejeteryan beslenme,
• Demir eksikliğine bağlı kansızlık,
• Çinko, folik asit, B-12, biotin eksikliği,
• Sağlıksız saç derisi, tıkanmış foliküller saçın sağlam yapısını bozar, saç canlılığını yitirir, matlaşır, şekil almaz hale gelir ve saçta incelmeler başlar.Bunun yanısıra saça dışarıdan uygulanan şekillendirme yöntemleri saça fiziksel tehdit oluşturabilir. Sık yapılan kimyasal işlemler ve şekillendirme işlemleri en sağlam saç yapısında dahi kırılma ve kopma yaratır.
Saçın sağlıklı olması ve korunması için yapılabilecekleri özetlemek gerekirse:
1. Saç ıslakken taranmalı ve şekillendirilmelidir.
2. Maşa kullanımını sık yapmak yerine, arada bigudi ile şekillendirme yapılabilir.
3. Düzleştiricileri her gün kullanmak yerine, saçı fırça ile şekillendirmek tercih edilebilir.
4. Saç daha sık yıkanmalı, yıkama sonrası saça nem ve protein veren bakım maskeleri kullanılmalıdır.
5. Saçın doğal rengine yakın boyalar tercih edilmelidir.

Gülüş çizgilerini nasıl yok ederiz

Yaşlandıkça, burnumuzun köşelerinde ve ağzımızın kenarlarında can sıkıcı çizgiler oluşur.

Sarkmayla nasıl baş ederiz?

Derin kırışıklıklarla baş edebilmek için birkaç seçenek var, bunlardan biri de dolgu ve yağ iğneleri. Hangi dolgunun bizim için en doğru seçim olduğunu anlayabilmek için yaşımızı referans olarak almalıyız. Estetik Cerrahı Christine A. Hamori, hafif çizgi ve kırışıklıklara sahip olan genç kadınlar için, Juvéderm ve Restylane gibi, etkisi dokuz ay kadar devam eden hyalüronik asit bazlı dolgular öneriyor:
"Ellilerinde ve daha fazla olan kadınların yanaklarındaki yağ miktarı azalır, böylece yanaklar aşağı doğru düşer, kırışıklıklar da belirginleşir. Bu kadınlara Sculptura Aesthetic ya da Radiesse uygulamalarını tavsiye ediyorum. Kolajen sayesinde hacim kazanan yanaklardaki kırışıklıklar kayboluyor."

Kırışıklıklar için dolgu...

İğnelerle nazolabial çizgiler ve derin kırışıklıkları doldurabilirsin ama yağ transferi ile daha kesin sonuçlar alırsın. Cildin üzerinde oluşmuş daha derin ve geniş kırışıklıklar için yağ transferini tercih etmelisin. Vücudun başka bir bölgesinden sağlanan yağ, kırışıklıklara enjekte ediliyor.
Doktor Hamori, yağ transferi ile yanaklara hacim sağlanacağını, nazolabial çizgi ve derin kırışıklıkların kaybolacağını söylüyor. Ama hastalar operasyonun riskli olabileceğini de gözardı etmemeli. İstenilen sonucu elde etmek için birden fazla operasyon gerekir. Yağın sağlanabileceği alanı belirlemek de zaman ister. Operasyon sonunda ciltte yara ve şişme olabilir.
SARKMAYI ÖNLEYİN
Kolajen ve elastin kaybını önleyen ürünler kullanın.
KIRIŞIKLIKLARI DOLDURUN
Dolgular kırışıklıkları geçici olarak azaltır.
ESTETİK OPERASYONLAR
Yağ transferi ya da yüz gerdirme gibi operasyonlarla nazolabial çizgiler ve derin kırışıklıkları yok edebilirsin.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

dikkatinizi çekebilir :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...